Depremin yaşandığı 6 Şubat tarihinde, Bursa Operatörler Grubu’nda operatör arkadaşlarla beraber deprem bölgesine gönüllü gitmek için müracaatta bulunduk.
Valilikten 20 arkadaşımla beraber deprem bölgesine gitmek için onayımız çıktı. Yuner firmasında çalışmakta olduğum için şirketten Ayaz Bey’i aradım. ‘Abi bekle, biz size ekip göndereceğiz. Sen tırla makineleri götürürsün, orada organize edersin” dedi, ben de bekledim. 2. günü akşamüstü AFAD Bursa Koordinasyon Merkezi’nden, Kahramanmaraş’ın Nurhak ilçesi Kullar Mahallesi’ne AFAD koordinat yolu ile birlikte tırın nöbetine, bir paletli ve bir lastikli makine yükleyip 3 arkadaşımla yola çıktık.
DONDURUCU SOĞUK
Akşam saati olduğunda Eskişehir’i geçtiğimizde sileceklerin su fıskiyeleri dondu. Osmanlı Tır Parkı’nda duraklamak zorunda kaldık, sabahleyin kalktığımızda yanımıza yanaşan binek bir araçtan su fıskiyelerimizi açmak için toplu iğne istedik. Oradaki bir bayan başındaki çemberinden bize toplu iğne verdi. Biz işimizi gördükten sonra iğneyi iade etmek istediğimizde “Yolda size lazım olur” diyerek bize bıraktı.
Yola çıktığımızda hiç durmadan Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesine gece saat 22.00 gibi vardık. Oradan bir operatör kardeşimizi daha alacaktık. Elbistan girişinde karayollarının çok büyük bir parkı var, baktık makineleri tırlarla beraber oraya çekiyorlar, yönlendiriyorlar bizi de durdurdular. Gideceğimiz yeri ve belgelerimizi gösterince bizi aldılar. Biz, operatör kardeşimizi almaya gittik. Elbistan’da 50-60 kişilik bir kafede 500 kişinin canlı yaşadığını gördük. Çoluk-çocuk, doğalgaz yok, yakacak yok, insanlar battaniye alıp eksi 10 derecede orada kendilerini ısıtmaya çalışıyorlardı.
‘GÖZLERİMDEN YAŞLAR AKMAYA BAŞLADI’
Operatör kardeşimizin biri 3, diğeri 6 yaşında iki yeğenini tırımızın içinde sıcak yerde yatırmak istedik, annesi de müsaade etti. Ford Transit ile çocukları almaya, yukarıya çıktığımda çocuklar arabamıza koşa koşa geldiler.
3 yaşındaki kız çocuğu, “Amca biz bu akşam sıcak yerde mi yatacağız?” dediğinde cevap vermek için çok yutkundum. O küçücük çocuğa belli etmemek için “Tabii kızım, bu akşam sen ablanla beraber sıcak yerde yatacaksın” dedim. “Amca ben tırda hiç yatmadım nasıl bir yer orası” dediğinde, “Çok güzel bir yer, iki tane yatağı var sıcacık dedim.” “Ama siz sabahleyin gideceksiniz, yarın akşama yine biz soğukta mı uyuyacağız amca?” deyince karanlıkta gözlerimden yaşlar akmaya başladı.
Sohbet ederek küçük yavrumuzu rahatlatmaya çabalarken ona, “Okuyunca ne olacaksın” diye sordum.
“Mühendis olacağı” cevabını verince bende, “İnşaat mühendisi ol, bu binaları sağlam yap, bir daha depremlerde yıkılmasın, kimse soğukta kalmasın” dedim. O da, “Tamam amca, inşaat mühendisi olacağım hiçbir çocuğu soğukta bırakmayacağım” dedi.
ACI GERÇEK
O akşam biz Ford Transit’te yattık, çocukları tırda sıcacık yatırdık. O çocuklar sabaha kadar ayağını çekmeden uyudular, artçı depremler hala devam ediyordu, hep sallantıdaydık. Biz başımızı kaldırıp iki arkadaş transitte yatarken birbirimize bakıyorduk. Artçı depremlerin gerçekten çok fazla olduğunu ve bizleri de salladığını, sarsıldığımızı gördük. Sabah olunca çocuklar kalktı, onları tekrar transitle annelerinin yanına götürdük. Oradan ayrıldıktan sonra Nurhak ilçesi Kullar Mahallesi’ne gittiğimizde acı gerçekle karşı karşıya kaldık…
NOT: Yazının Devamı Var