Mustafakemalpaşa’nın ‘Perdeci Ahmet’ olarak tanıdığı duayen esnaflarından Ahmet Dönmez, dünya hayatını sessiz sedasız tamamladı.
Perdecilik sektöründe geriye yarım asırlık bir tecrübe ve ‘doğruluk’ prensibini bırakan usta esnaf, 85 yaşında hakka yürüdü. Şeyh Müftü Mahallesi’nden Nevin Dönmez’in eşi, Arzu Yücel ve Elif Dağhan’ın babası Hacı Ahmet Dönmez’in cenazesi, 18 Kasım tarihinde Adile Mezarlığı’nda toprağa verildi.
1984-1989 döneminde ANAP’tan Mustafakemalpaşa Belediye Meclis Üyeliği de yapan Ahmet Dönmez, ‘Mustafakemalpaşa’ya Değer Katanlar-1’ anı kitabında yaşamını şöyle anlatmıştı;
‘GELECEK NESİLLER AZİMLİ OLSUN, HAKKA RİAYET ETSİN’
“Mustafakemalpaşa’da herkes beni ‘Perdeci Ahmet’ olarak bilir. Yalıntaş doğumluyum, 1965 yılından beri Mustafakemalpaşa’da esnaflık yapıyorum. Pazarlardan başladık bu işe. Aşağı yukarı yarım asrı doldurduk. Hiç kimseden herhangi bir destek almadan çok şükür bu günlere geldim. Bazen arkadaşlar arasında konuşurken benim işimin kendi işlerine nazaran daha zor olduğunu söylüyorlar. Ama ben o zorluğu hiç yaşamadım. Allah işlerimizi rast getirdi herhalde. Hep muvaffak oldum. Hiç tedirginlik yaşamadım. Bizim zamanımızda pazarcılık daha kolaydı. Şimdi çok daha zor. Eski Mustafakemalpaşa daha güzeldi. Tabi bugünlerin Mustafakemalpaşa’sı da ayrı bir güzel. Evvelden ilçemiz daha tenhaydı. Herkes birbirini yakından tanıyordu. Daha samimi bir hava vardı. Son çeyrek asırda memleketimiz sanayileşince nüfus çoğaldı. Gençler çok. Çok hareket var. Lakin daha çok çalışmamız, daha çok gelişmemiz lazım. Sanayileşmenin daha çok olmasını, bunun yanında nüfus planlaması sorunlarının da gereğince halledilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Prensibimiz; doğruluktur. Bu güne kadar kimseyi aldatma, kandırma gibi bir düşünce içerisinde olmadık. Gerçekten doğru işler yaptık ki, bu yıllara kadar rahat ve huzurlu bir şekilde gelebildik. “Doğruluktan şaşma” derler. O prensibi aşıladık kalbimize. Yıllarca doğruluğu şiar edinerek gece gündüz çalıştık. Çok zengin olmasak bile, hamdolsun, kimseye muhtaç olmadan kendi ayaklarımızın üzerinde durabildik. Eskiden alışverişlerde çek-senet olmazdı. Açık hesap çalışırdık. Toptancılara, alacaklılara, İstanbul’dan gelen tüccarlara haftada bir para yolluyorduk. Bir hafta gönderemedim. Ertesi hafta bizzat kendim götürmeye niyetlendim. Uzun yıllar aynı toptancıyla çalışmamıza rağmen beni bir kez olsun görmemişlerdi. Yanlarına gidip parayı takdim ettiğimde çok dürüst bir esnaf olduğumu, kendilerinde her daim açık kredim olduğunu söylemişlerdi. Hâlbuki ben, borcum olan parayı bir hafta geciktirdiğim için uyuyamaz olmuştum. Gelecek nesillere, azimli olmalarını, hakka hukuka riayet etmelerini, helal geçim için gayret göstermelerini tavsiye ediyorum. Anne ve babaların da çocuklarına biraz olsun yokluğu hatırlatmaları lazım. Allah bilir ya, biz çok yokluk gördük.
Yokluğu gördüğümüz gibi Mustafakemalpaşa’nın zengin, varlıklı insanlarını da gördük. Hak vaki oldu, hepsi vefat etti. Ardından çocukları hiç muvaffak olamadı. İşte bunun sebebi hazır para yemeye alışmak, çalışıp mücadele etmekten kaçınmaktır. Gençlere naçizane tavsiyem, ayaklarını yere sağlam bassınlar ve tevekkül edip çalışmaya gayret etsinler.”