Sanki bu dünyada bin yıl yaşayacakmış gibi dünyevileşme krizine kendimizi kaptırdık.
Dünya sınav ve oyalanma yeri olduğunu ve ölümü unutur olduk. Dünya ve ahiret dengesine pek dikkat etmeyen kimse ve kimseler toplum içerisinde iyiliğe öncü, kötülüğe karşı ise engel olabilme görevini nasıl yerine getirebilir?
Bindiği, oturduğu, yediği, içtiği faiz olan, farklı bankaların faizli yeni müşterisi olma yolunda sıraya giren bir mümin helal kazancı çocuklarına hangi yüzle anlatabilir? Faiz boğazımızdan geçmiyor ama onunla faturalarımızı ödüyoruz diyerek işlenen günahın farkında bile olunmadığı, aymazlık kişiyi ateşten başka nereye çağırır. Çığlıkları kâinatı saran Gazzeli, Doğu Türkistanlı vb. Müslümanlara kulakların tıkandığı, boykotun küçümsendiği, konuyla ilgili veballerin başkalarına yüklenmesiyle kendi üzerlerinden sorumluluğun atıldığını sanan bir yerde İslam kardeşliğinin uygulandığından kim bahsedebilir? İslam’ın ‘kendine Müslümanlık’ anlayışını tasvip etmeyen bir din olduğu şuuruna erişmek için Müslümanlar neyi bekliyor?
Allah’a, Hz. Peygamber’e, İslam’a onurlu ecdada adeta mikrobun yuva yaptığı diller uzanırken, kirli zihniyetler her türle zorbalığı Müslümana reva görürken ve tüm bunları göğsünü gere gere yaparken bütün olan biten karşısında bir avuç dışındaki Müslümanlar ne yapıyor?
Bazılarımızın, ‘Biz kimi değiştirebiliriz ki, beni kim dinler, vaziyet böyle yapacak bir şey yok’ gibi iç geçirişlerini duyar gibiyim. Kalpleri masiva endişesi sarınca kulda farklı korkular başlar. Bu korkular da kişiyi zamanla Allah’ın rızası yolunda haysiyetli bir duruş sergilemekten uzak olma bataklığına sürükler. Yüce Allah biz Müslümanlara diriliş nasip etsin diyeceğim ama ‘Ezanda kulağı olmayanın gözü namazda olmazmış’ misalinden yola çıkarak gayret etmeden Allah bize diriliş verir mi?
“Artık kim zerre ağırlığınca bir iyilik yapmışsa, onu görür. Kim de zerre kadar bir kötülük yapmışsa, onu görür.” (Zilzal/7-8)
Zulümden, haksızlıktan yana olanlar için Sezai Karakoç şöyle der; “Bu dünyayı, bu dünyadan ibaret bilmekten kaynaklanıyor, öteye ruhların kapalı oluşundandır. Kalplerin mühürlü oluşundandır, ‘ikindinin’ sırrından habersiz oluşumuzdandır. Akşamı, güneş batmadan düşünmeyişimizden, geceyi, gece gelmeden hatırlamayışımızdandır.”
Rahman ve Rahim, Kadir ve Muktedir, Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz. Ya Rabbi bu haftayı bize hayırlı ve bereketli kıl. Hayırlara yakın, şerlere uzak eyle. Âmin.