Başıboş köpeklerin ısırması sonucu ortaya çıkan ve ölümle sonuçlanabilen kuduz hastalığının, Türkiye’deki 5 yıllık bilançosu ortaya çıktı.
Kuduz vakaları nedeniyle aralarında Mustafakemalpaşa’nın da bulunduğu belirli bölgelerde son 5 yılda karantina süreçleri uygulandı. Ülke genelinde kronik bir sorun haline gelen ve sokakları işgal eden başıboş sokak köpekleri nedeniyle can kaybı ve yaralamalı olaylar artarken, dikkat çekici bir harita gündeme oturdu.
KIRSALA KARANTİNA
Türkiye’de son 5 yılda kuduz vakaları nedeniyle karantina uygulanan yerler arasında Mustafakemalpaşa’nın 4 kırsal mahallesi de yer aldı. Haritaya göre 2019 yılında Killik, Kayabaşı, Sünlük ve Şapçı mahallerinde karantina uygulandı. Sokakları mesken tutan başıboş köpeklerin toplum sağlığını riske atan kuduz vakalarına neden olduğu belirtildi.
SON 5 YILIN BİLANÇOSU
Türkiye’de son 5 yılda ortaya çıkan tablo, konunun ciddiyetini gözler önüne seriyor.
2019’da 59 ilde 494 kuduz vakası görülürken 2020’de 52 ilde 267 vaka pozitif olarak raporlandı. 2021’de 28 ilde 153, 2022’de 41 ilde 277, geçen yıl 35 ilde 282 vaka rapor edildi. Bu yıl yaklaşık 5 aylık dönemde 21 ilde 50 vakaya rastlandı. Bursa, Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Malatya, Adıyaman ve Erzurum’unda bulunduğu illerin belli bölgelerinde son 5 yılda karantina süreçleri uygulandı.
24 SAAT İÇİNDE YAPILAN KUDUZ AŞISI HAYAT KURTARIYOR
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Meliha Çağla Sönmezer, köpek, kedi veya vahşi bir hayvan tarafından ısırılan kişilere ilk 24 saat içinde kuduz aşısı yapılmasının hayati önemde olduğunu söyledi.
Birçok kişinin sağlık kuruluşlarına başvurmakta geciktiğini belirten Sönmezer; “İlk 24 saat içerisinde yapılan ve ilk dozun verildiği günü takip eden süreçte doğru periyotta uygulanan toplam 4 dozluk kuduz aşısı, hastalık riskine karşı yüzde 100 koruma sağlıyor. Ancak kişiler ‘24 saati geçirdim artık bir şey yapılamaz’ gibi de düşünmesin, süre ne olursa olsun mutlaka hekime başvursunlar” dedi.
‘GÖZLEMLENEBİLİR, AŞILI HAYVANLAR RİSKLİ DEĞİL’
Doç. Dr. Sönmezer; “Bir hayvan tarafından derinin yalanması, dokunulması riskli bir temas değil. Gözlemlenebilir, aşılı bir hayvan tarafından ısırılmak kuduz riskinin sıfır olduğu anlamına geliyor. Böyle bir ısırılmada hayvanın aşı karnesi ve rabies aşısını olduğu belirlendiğinde kişiye bir uygulama yapmamıza gerek kalmıyor. Sadece yaranın bakımı ile ilgili önerilerde bulunuyoruz” dedi.
‘YAŞADIĞINIZ OLAYI HEKİMLERE DETAYLI OLARAK ANLATIN’
Bir hayvan tarafından ısırılan kişilere ilk olarak ‘Bu çevrenizde yaşayan, takip edilebilir bir hayvan mı?’ sorusunu yönelttiklerini anlatan Sönmezer, takibi mümkün hayvanların 10 gün süresince gözlemlenmesinin, herhangi bir nedenle ölüm olup olmadığına dikkat edilmesinin önem taşıdığını söyledi ve ısırılma durumunda yapılması gerekenlere ilişkin şunları kaydetti; “Riskli olduğunu düşündüğünüz, tekrar görme olasılığınız olmayan bir hayvan tarafından ısırılma, tırmalanma durumunuzda yara bölgesini tazyikli, sabunlu suyla yıkayıp, vakit kaybetmeden sağlık kuruluşuna başvurun. Yaşadığınız olayı hekimlere detaylı olarak anlatın. Kişinin yaşadığı olayı sağlık kuruluşuna çok iyi, detaylı anlatması lazım. Isırma mı tırmalama mı, lezyon nerede, ısıran sahipli bir hayvan mı değil mi? Tüm bu detay bilgiler hekimlerle paylaşın.”
YERLİ KUDUZ AŞISI ÇALIŞMALARI
Yerli kuduz aşısı çalışmalarına da değinen Doç. Dr. Sönmezer; “Yerli kuduz aşısı, ülkemizde devreye girmesi beklenen bir aşı adayı. Şu anda ülkemizde belirli hastanelerde farklı olmak üzere genelde Hindistan kaynaklı kuduz aşıları kullanılıyor. Yerli kuduz aşısı, bu tedaviye daha hızlı ulaşılması, aşının bütün sağlık kuruluşlarında daha kolay temin edilebilir olması açısından oldukça önemli” değerlendirmesini yaptı.