Atalarımız ne güzel söylemiş; “Tarlada, harman da izi olmayanın sofrada yüzü olmaz. Haset etme, nazar etme ne olur, çalış senin de olur.”
Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerimde de şöyle bize mesaj var; “İnsan için çalıştığından başkası yoktur.” (Necm-39) “Nasip; gayret ister, vefa ister, çilesine sabır ister. Kader; dua ister, tevekkül ister, şükür ister. Allah’ım; nasibimi duaya, kaderimi rızana emanet ettim.”
Ekmek, emek ve sabır demektir. Emek bir işin yarısıdır. Emek olmadan yemek olmaz. Diğer yarısı da sabırdır. Sabır ile koruk helva olur. Önce emek, ardından sabır! Bu ikisinin toplamı da ‘nasip’ eder. Emek verecek, sabır gösterecek, sonra ‘ya nasip’ diyeceğiz. Nihayetinde her iş nasip meselesidir.
Yapılan iyilikler, verilen emekler, elbette alacak hanesine yazılmaz. Fakat emek sahipleri, vefa bekler. İşte, emekle ve ekmekle oynamaya çalışanları görüyoruz, Bazı insanlar, emek ve liyakat sahiplerini değil, pazarlama ve ilişki profesyonellerini tercih ediyorlar. Binlerce insanın emeğini, gayretini ilgisiz kişilerin hanesine yazıyorlar. Bazı insanlar da emekleri doğrudan zimmetlerine geçirerek ilerleme yoluna gidiyorlar. Verilen emekleri, kıymetleri ve halis niyetleri ziyan ediyorlar. Böylelikle, her iki grup insan da milletin kıymetli evlatlarını öğüten, emekleri ziyan eden bir değirmen taşına dönüşüyorlar. Emek, tıpkı bir iç kanama misali, sessiz ve derinden ilerler. Emeği olmayanın eseri de olmaz ama sesi daha gür çıkar. Uzun emekler ve zorlu mücadeleler neticesinde ortaya çıkan birikimlerin bir çırpıda harcanmasını veya gölgelenmek istenmesi, insafsızlık değilse nedir? Pusu kurmak bile, ciddi bir emek ister. Emeği sahiplenmek, emekçiyi yok saymak, ne yazık ki sadece saniyeler alıyor. Evet, sıfır emek. Emek hırsızlığı ve emekçilerin ahı; ‘ vay benim emeklerim!’
Emeği yok saymak, emekçileri harcamak suretiyle ne kazanabiliriz? Onunla ne alınabilir? Bir başkasının emeğini, alın terini kendi hanesine yazanlar, hayatın her anında ve alanında vardır. Bu bizi yıldırmasın. Modern dünyanın asıl yoksulluğu, kıymet bilen insanların azlığıdır.
Memleket, başlı başına bir emektir. Bu emekte, milyonlarca samimi ve masum insanın hakkı, hukuku bulunuyor. Sadece yaşayanların değil, aramızda olmayanların, şehitlerimizin emeğini de unutmayalım. Hepsinin ayrı ayrı memleketimizde, üzerimizde emeği vardır. Milletin gönlünde karşılık bulmuş şahsiyetleri ziyan etme, emekleri yok sayma konusunda hayli becerikliyiz.
Bin yılda meydana gelmiş, aziz emek, zerresi ziyan edilemez. Emekleri ziyan etmek, kırgınlıkları çoğaltır ve küskünlükleri büyütür. Bunlar ne memlekete ne millete gelecek bir fayda yoktur.
“Rabbim, emeğim ve memleketim sana emanet. Kötülere fırsat verme! Allah’ım, Sen’den her kararım için hayır, her karanlık için aydınlık ve her zorluk için kolaylık istiyorum. Allah’ım, cennetinin güzellikleri kadar, hayatımın geri kalanın da bana güzellikleri göster ve bütün dileklerimi gerçekleştir. Allah’ım, sabırdan sonra beni ödüllendir. Hüzünden sonra beni mutlu et. Allah’ım, kalplerimizi yatıştıracak, dertlerimizi geçirecek ve zorluklarımızı kolaylaştıracak bir rıza ver. Âmin.” Cumamız mübarek olsun; rahmeti, bereketi, nuru hepimizin üzerine olsun, inşallah.