Cenab-ı Allah, hayatta olan her canlının rızkını veriyor. Maddi yönden olaylara, sıkıntılara çareler bulunur, ama ahlak, maneviyat insanlık yönünden ailede, toplumda bozulma olursa içerden çürüyen hastalıklı bir toplum oluruz.
Bu durum çok tehlikelidir. Önce teşhisi doğru koyalım; bizi bizden uzaklaştıran maddi, manevi, ailevi, benlik, ikiyüzlülük, yalancılık gibi hastalıkların tedavisine acil olarak önce kendimizden başlamalıyız.
Toplumu ve bizleri çürüten hastalıklardan bazıları:
Bir toplumda makam ve koltuk sahipleri lükse ve israfa düşerlerse, kibre kapılıp mazlumların, mağdurların ve halkın sesine kulak vermezlerse Allah da onları düşmanları, krizleri ve sıkıntıları ile baş başa bırakır. Çünkü sevgili Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: “Bir idareci veya vali kapısını, ihtiyaç, zaruret ve dilek sahiplerinin yüzüne kapatırsa, Allah da mutlaka onun ihtiyaç, zaruret ve dileklerine karşı gök kapılarını kapatır.” (Camiu’s Sağir-7996)
Bir toplumda rüşvet yaygınlaşır, sıradanlaşır ve insanlar tarafından normal karşılanırsa o toplum, peygamberlerinin diliyle ekonomik, siyasi, ahlaki ve sosyal bütün bela ve musibetleri kendi üzerlerine davet etmiş olurlar. Çünkü Hz. Peygamber: “Rüşveti alana, verene ve aracılık edere lanet etmiştir.” (İbn Mace-Ahkâm,2; Müsned-V,273)
Bir toplumda ehliyet ve liyakat prensibi dikkate alınmazsa o toplumun düzeni toptan çöker, kargaşa ve düzensizlik baş gösterir. Hz. Peygamber buyuruyor ki: “Emanet zayi edildiği vakit kıyameti bekleyin! Emanetin zayi edilmesi demek işin ehil olmayanlara verilmesi demektir.” (Buhâri-Rikak,35)
Bir toplum kul hakkına, yetim hakkına, garibanın hakkına riayet etmezse o toplum, mazlumların sahibi olan Allah’ın gazabını üstlerine çekmekten ve ahirette de amellerinin zayi olmasından kurtulamaz. Çünkü Hz. Peygamber buyuruyor ki: “Ahiret gününde ne altın ne de gümüş para vardır. Bu nedenle haksızlık yapanın iyilik ve sevapları varsa bunlardan alınıp hak sahibine verilir. Şayet sevabı yoksa mağdur ettiği kişinin günahlarını yüklenir.” (Tirmizi-Sıfatü’l-Kıyame,2)
Bir toplum vehn hastalığına yakalanıp dünyevileşirlerse, mal, makam, mevki, servet, şehvet ve şöhret peşinde değerlerini bir bir feda ederse, masa, kasa ve nisa imtihanını kaybederlerse o toplum iç çürümeden ve çözülmeden kurtulmaz. Hz. Peygamber buyuruyor ki: “Sizden öncekileri mal sevgisi helak etti. (Bu sevgi) onlara akrabalarıyla ve dostlarıyla ilişkiyi kesmeyi emretti, kestiler. Cimriliği emretti, cimrileştiler. Günahı emretti, günaha girdiler. Zulmü emretti, zulüm yaptılar. En sonunda da helak oldular.” (Camiu’s Sağir-2506) DEVAMI GELECEK SAYIDA