Günümüz dünyasının kıyamet-ahiret gibi bir derdi yok.
Tüketim çılgınlığını boynumuza aştı, tadımlık yaşanılması gereken dünya algısını doyumluk ebedi bir dünyaya bıraktı. Allah’tan bağımsız göklere ve ötelere bakmayan, sadece önüne konan, ota ve ete bakan bir dünya kurduk. Midesini bedeninin başkenti ilan etti. İyice oburlaştı, bencilleşti. Dünyadaki gelirin yüzde 80’ini beş yüz milyona geri kalan yüzde 20’sini de 7,5 milyara dağıttı. Bir yanda obezleşen ABD ve AB diğer yandan ölüm orucuna mahkûm edilen Afrika.
Modern çağın yükselen değerleri konfor, lüks, ihtişam, kariyer ve tüketim. Yani israf sağcı, solcu, liberal, Kemalist, muhafazakâr, İslamcısı, Türk-Kürdü tüm kalabalıklar aynı bayrak altında toplanmış durumdalar. Ekonomimizin motor gücü tüketim, daha çok tüketim. Bu kültürün merkezinde açgözlüler var. İhtiyaçlar sınırlı, istekler sınırsızdır. Ürettiklerimizle değil, tükettiklerimizle değerlendirilmekteyiz. Kimse sizin ne olduğunuza bakmıyor. Neye sahip olduğunuza bakıyor.
Sosyal statünüzü oturduğunuz evler, kullandığınız araç ve eşyalar belirlemektedir. Züht ve takvanın yerini kürk almış durumda. Müslüman, batıyı taklit edeli, hayatı onun gözlükleriyle bakalı maymuna döndük. Zenginleştikçe israfı artan bir yaşam tarzı bizim tarzımız olamaz. Zenginleştikçe tasarrufu artan bir millet olmalıyız. Eyvallah, tamam da bu korkunç israfa kim, ne zaman dur diyecek? Kamudaki israfa, siyasi partilerin kongre, toplantı ve seçim zamanı yapılan israfa kim, ne zaman dur diyecek?
Sivil toplumdaki beş yıldızlı israfı kim engelleyecek? Ailedeki israfa gelince önce ‘Akıl ve Vicdan’ arasında bir köprü oluşturmamız gerekir. Bizim kültürümüzde nehirden abdest alırken bile suyu israf etmememiz istenmektedir. İslam bir denge dini, orta yoldur. İsrafı da cimriliği de yasaklar. Yaratan her ikisini de sevmez.
Bizim ülkemizde insan, emek ve zaman israf edilmekte hele hele ekmek ve gıdadaki israf akıllara ziyan bir noktaya doğru gitmektedir. Yapılan istatistiklerin, sonucuna baktığımızda, günde 6 milyon ekmek çöpe atılmaktadır. Bu ne demek? Bu 600 bin ton buğday, 5 milyon iş saati, 3,2 milyon litre yakıt demektir. Bu yılda 500 okul-yurt, 500 km. bölünmüş yol demektir.
Şimdi tüketirken bir daha bir daha düşünün. İsraf toplumundan insaf toplumuna ne zaman geçeceğiz? Yardım kuruluşları, vakıflar, dernek ve belediyeler acilen sosyal sorumluluk projeleri üretmelidirler. Evlerde, iş yerlerinde ihtiyaç fazlası ne kadar eşya, mobilya, yiyecek, giyecek varsa toplanmalı ve ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmalıdır. Unutmayalım verilen her nimetin hesabı mutlak sorulacaktır. Bu serzeniş inşallah havada kalmaz. Biraz daha rahat ve konforlu yaşamak için ismimizin önüne herhangi bir sıfat eklemek için tüketmek, biraz daha çok tüketmek için sırtımıza semer vurulmasına daha ne kadar sessiz kalacağız?
“En büyük hırsız zamanı çalandır. Çünkü giden zaman bir daha geri gelmez.”
Cuma gününün rahmeti, bereketi, nuru hepimizin üzerine olsun. Cumanız mübarek olsun.