Kur’an-ı Kerim’de bütün mescitlerin Allah’a aidiyeti, hadiste de ‘yeryüzünün tamamının ümmet-i Muhammed’e mescit ve temiz sayıldığı’ bildirilir. Buna rağmen Hz. Peygamber; “Ancak üç mescide (ibadet ve ziyaret amacıyla) yolculuk yapılır; Mescid-i Haram, Mescid-i Aksa ve benim şu mescidim! (Mescid-i Nebi)” buyurmuştur.
Bu mescitlerin diğerlerinden üstün olmasının nedeni, üçü de peygamberler eliyle inşa edilmiştir. Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa kıble, Mescid-i Nebi de İslam’ın kuruluş merkezi, ilk mescidi, İslam medeniyetinin ilk kurumudur.
Bu üç mescidi ziyaret, başlangıçtan beri tevhit ehlinin büyüklerini ve onların hizmetlerini, mücadelelerini anmaya vesiledir. Böylece müminlerin imanı, tarihi bir boyut kazanır. Önceki müminlerle beraber olma şuuruna erer, İslam âlimleri bu mescitlerin kendi aralarındaki fazilet bakımından üstünlüklerini kıyasladıklarında ise en başa Mescid-i Haram’ı koymuşlardır. Daha sonra Mescid-i Nebi ve üçüncü sırada da Mescid-i Aksa gelmektedir.
Sevgili Peygamber Efendimiz’in (SAV) özetle hadisi, Müslümanların ziyaret ve ibadet için yolculuğu göze almaları gereken sadece üç mescidin bulunduğunu, bunların da Mekke, Medine ve Kudüs şehirlerinde olduklarını açıkça ortaya koyar. Günümüz şartlarında bu mescitlerden sadece ilk ikisini rahatlıkla ziyaret imkanı bulunuyor. Ancak üçüncüsü bir büyük hasret, bir büyük acıdır. Mescid-i Aksa bir an önce Müslümanların ziyaretine açılmalıdır. Yani Kudüs’ü; hem savaş ve hem insanlık suçu işleyen Yahudilerden, katil İsrail’den kurtaralım.
Hz. Ali’nin(RA) şu hikmetli sözüyle makalemi bitiriyorum; “Eğer zalim ısrarla zulme devam ediyorsa bil ki sonu yakındır. Eğer mazlumda ısrarla direniyorsa bil ki zafer yakındır.”