Kibir; kendini büyük görme, başkalarından üstün tutma, büyüklük taslama, kendini beğenme manalarına geliyor sözlükte. Dost acı söyler. Ben Hakk’a ve halka dost olanların dostuyum. Bazı gerçekleri söylemezsem, Hakk’a ve halka verdiğim sözü tutmamış olurum. Hiç kimse bulunmadık Hint kumaşı değil. Kibir aynı zamanda bir zayıflık belirtisidir.
Büyüklenme padişahım, senden büyük Allah var, gerçeğini kendisine hatırlatılması için bazı Osmanlı padişahları insan tutup, halk arasına girdiklerinde bu sözü söyletiliyormuş. Sayın Cumhurbaşkanımız da bir konuşmasında bize Ömerler lazım demişti. İslam’ın adaleti ile meşhur 2. Halifesi Hz Ömer halife seçildiğinde şöyle diyordu:
‘Ben hata yaparsam ve yanımda duran biri benim yanlışımı söylemezse benden uzak dursun. Çünkü onda hayır yoktur.
Eğer o söyler ve ben o söze itibar etmezsem, yine o kişi benden uzak dursun. Çünkü bende hayır yoktur.
Siyasetçilerimizin konuşmalarında hep duyduğumuz sözlerden biri Hz Ömer’in adaletine vurgu yaparlar ve onun izini takip edeceklerine dair vaatlerde bulunurlar. Fakat makam koltuklarına geçtiklerinde verdikleri sözü unutur ve israf, kibir, gösteriş tavırları ile arz-ı endam etmeye başlarlar. Yönetici tevazuu kaybetmişse hakkaniyet duygusunu da kaybeder ve bütün sebepler bir bir yıkılır. Çünkü kibirin panzehiri tevazu, yani alçak gönüllü olmaktır.
Para ve mevkii maksadına uygun şekilde kullanılmadığında insanın nefsini kışkırtan bir düşman haline gelir ve fayda değil zarar getirir. Kişi yaslandığı unvanın sarhoşluğuna kapılır kendini yüce dağların kralı olarak görmeye başlar. Kibir sarhoşluğu sonunda makam sahiplerini yaptıklarından pişman olup, özür dilemek mecburiyetinde bırakıyor. Sorumluluk taşıyan kişi görevde emanetçi olduğunu veballi olduğunu bilerek adaletli ve tevazulu bir şekilde yaparsa huzurlu olur. Çünkü bu dünyadan kimler geldi, kimler geçti. Sıra bizlere geldi, bizler de geçiciyiz, yolcuyuz, sınavdayız. Her doğan ölüme adaydır. Bu dünyada hiç kimse kalmıyor, zamanı gelen gidiyor, ahirete göç ediyor, bu kaçınılmaz ilahi ferman. Mahkeme kadıya mülk değil.
Kibir zayıflıktır, acizliktir, sahibini gözden ve gönülden düşürür, itibarsızlaştırır. Tevazu ise alçak gönüllülüktür, güçtür, kuvvettir, sabırlı ve ahlaklı olmak demektir. Kişi diğerlerinden daha üstün imkânlara sahip olduğunu düşünür ve insanlara küçümseyici bir gözle bakar, oysa kendinden bildiği her şey bir emanettir ve o aslında bir emanetçidir.
Bugün Allah rızası için ne yaptım deyip kendimizi hesaba çekelim. Ölmeden önce gaflet uykusundan uyanalım. İyiliklerimizi-dostlarımızı çoğaltalım, kötülüklerimizi-düşmanlarımızı azaltalım. Bu şekilde hayatımıza yön ve istikamet verebilirsek, ahiret yolculuğumuz da hayırlı olur inşallah.
Selam ve dua ile
Not: ‘Muhabbetten Muhammed oldu hasıl,
Muhammed’siz muhabbetten ne hasıl.’
Bu veciz sözler ne güzel anlatıyor efendimiz (SAV)i. Rebiul-Evvel ayının on birinci gecesini on ikinci gecesine bağlayan yani geçtiğimiz Pazar gününü pazartesiye bağlayan gece son peygamber, bizim peygamberimiz, rehberimiz, önderimiz, alemlere rahmet, sevgili Hz Muhammed’in (SAV) doğum günü olan Mevlit Kandilini hep birlikte idrak ettik. Uyanışımıza ve kurtuluşumuza sebep olur inşallah. Tüm okurlarımın Mevlit Kandilini tebrik ediyorum.
Şu güzel dörtlükle bugünkü yazımı tamamlıyorum:
‘Canım kurban olsun senin yoluna,
Adı güzel, kendi güzel Muhammed.
Gel şefaat eyle kemter kuluna,
Adı güzel, kendi güzel Muhammed.
Sevgili peygamber efendimiz ‘SAV)’in yolunda olanlara, izinde bulunanlara bizden selam olsun.