Peki, Sadakat nedir?
Sadakat, emanete ihanet etmeme, yalan söylememe, namusunu koruma gibi manalar içerir. En önemlisi de âlemlerin Rabbi Allah’a verdiğimiz söze bağlı kalmaktır, sadakat.
İşte bu dünyanın bir imtihan dünyası olması, ‘Kalü-Bela’da verdiğimiz o sözde durup, yaratıcımız Allah’a mı kul olacağız, yoksa nefsimize ve şeytana mı uyacağız? Şam’da, Emevileri döneminde Halife Harun Reşid bir gün, zamanın manevi şahsiyetlerinden Şakık-ı Belhi hazretlerinden toplumun idaresi ile ilgili kendisine nasihatte bulunmasını talep eder. O da kendisine, ‘Bu millet, Hz. Ebubekir’den sadakat, Hz. Ömer’den adalet, Hz. Osman’dan hayâ ve yumuşaklık, Hz. Ali’den de ilim ve şecaat (cesaret) gördüler” der ve ‘Sen suyun özünü, başını sağlam tut, eğer sağlam tutmazsan, döşediğin borular ne kadar güzel ve kaliteli olursa olsun, (altından gümüşten) su kirli akar. Yani, önemli noktalara (görevlere) sadakatli, adaletli, hayâlı/yumuşak ve ilim sahibi, liyakatli, cesaretli insanları yerleştir” şeklinde uyarır, işte bizim medeniyet değerlerimiz böyle.
Sevgili Peygamber Efendimiz bir hadislerinde şöyle buyurmuştur, ‘Bana altı şey hakkında söz verin, ben de size cennet için kefil olayım.
1. Konuştuğunuz zaman doğru konuşun
2. Vaatte bulunduğunuz zaman yerine getirin
3. Emanet hususunda güvenilir olun
4. İffetinizi (ahlaki temizlik, namus) koruyun
5. Gözlerinizi haramdan muhafaza edin
6. Ellerinizi haramdan uzak tutun.” (Ahmed-V/323)
Rabbimiz ise Kur’an-ı Kerim’de, ‘Ey iman edenler! Allah’a karşı takva sahibi olun ve sadıklarla beraber bulunun” (Tevbe-119) uyarısında bulunur.
Bizi, öyle bir düzende yaşamaya mahkûm ettiler ki, batı yanlısı sömürü düzeninin işbirlikçisi olacaksın. Vitrin/ görüntü olacak, liyakat önemli değil. Popülist olacaksın. İdealist değil, realist olacaksın.
Akılcılık bir iddia işidir. Yani, akıl ile bir yerlere varma iddiasıdır. Ama akıl, vahyin emrine verilmezse insanı ‘Hak’tan uzaklaştırıp nereye toslatacağını bilemez.
Medeniyet, bir toplumun hayat, yaşam tarzıdır. İlim, bilgi seviyesi. Sanat gücü. Maddi ve manevi varlığı ile ilgili vasıfların, özelliklerin bütünüdür. Bizim Medeniyetimiz, Medine’de son Peygamber Hz. Muhammed’in (SAV) kurduğu ve Allah’ın razı olduğu, kıyamete kadar geçerli bir medeniyettir. Çünkü Hak’tır. Hak ise değişmeyen doğru, her zaman ve her şartlarda doğru olandır.
Bizim medeniyetimiz (İslam Medeniyeti), gönlü, kalbi aydınlatır. Batı medeniyeti, zihni aydınlatır.
Bizim medeniyetimiz, fedakârlık ve merhamet medeniyetidir.
Fedakârlık, ‘Ben de var onda da olsun, ben de yoksa da onda olsun’ anlayışıdır.
Merhamet ise başkası için bir şey yapmaktır. Bunlar bazılarına hikâye gibi gelebilir. Ama biz binyıl dünyada bu değerlerle adaleti, huzuru, refahı ve de barışı sağladık. Şimdi bunlara ne yazık ki herkesten çok kendimizin ihtiyacı var. Acaba farkında mıyız?
Selam ve dua ile sağlıklı, huzurlu, bereketli haftalar diliyorum.