Herkesin anlayış derecesi farklı farklıdır. Benim sana anlatacaklarım, ancak senin anlayabileceğin kadardır.
Sus gönlüm, bütün bu susmalarına karşılık her şeyin hayırlısının olacağına inanarak sus.
Dün dünde kaldı cancağızım, artık başka bir şeyler söylemek lazım.
Din ehlini kin ehlinden ayırt et, hakla oturanı ara, onunla otur.
İlahi kudret karşısında bütün mahluklar, iğne önündeki gergef misili acizdirler.
Bazen, bir kelebeğin ömrü kadardır hayat. Ne kırmaya gelir, ne de kırılmaya.
Hayat avucundaki su gibidir; sen tutmaya çalıştıkça o akıp gider.
Topraktan geldik, toprağa gideceğiz. Mühim olan çamurlaşmamak.
Sık sık verilen aynı öğütlerden sıkılma. Çünkü bir çiviyi çakabilmek için defalarca vurmak gerekir.
Allah kısmet ederse el getirir, yel getirir, sel getirir. Allah kısmet etmezse el götürür, yel götürür, sel götürür. Dostluk ve sevgi tek taraflı değildir. Asıl olan mana dolu maksatlardır, dış görünüş ve kalıplar değildir. Allah’a iman eden mümin ruhlar arasında hiçbir ihtilaf kalmadığı gibi hiçbir cehennem ve hiçbir zahmet de kalmaz.
Bir insanın taşıdığı karakter sırtında taşıdığı elbiseden daha önemlidir. Çünkü nice insanlar gördüm üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm içinde insan yok.
Sükût, incelik, edep ve zarafet insanı her gittiği yerde ‘sultan’ yapar.
İnsanın ilim ve edebi en büyük varlığıdır. Çünkü edep eskimez, çürümez, kaybolmaz.
Dost, acı söyleyen değildir. Acıyı tatlı söyleyebilendir.
Kötü bir döneme girdiğinde ve her şey sana karşı gibi göründüğünde, bir dakika bile dayanamayacakmışsın gibi geldiğinde sakın pes etme. Çünkü işte orası gidişatın değişeceği yer ve zamandır.
Sevgi ve merhamet insanlığın, hiddet ve şehvetse hayvanlığın vasıflarıdır.
Aslını gizleyemez insan, giydiği kaftanlarla. Bilmez ama kendini kandırır söylediği (sadece) yalanlarla.
Sabret ki her şey hissettiğin kadar derin ve sessiz olsun. Sabret ki her şey gönlünce olsun.
Sen uzattığın elini tutmayan ele mi dargınsın? Tutmayacak bir ele uzandığın için kendine mi?
Sükût eyledim, ‘kahrı var’ dediler
Biraz söyledim, ‘zehri var’ dediler.
Sustum, ‘kahrından susuyor’ dediler
Biraz konuştum, ‘zehrini kusuyor’ dediler.
Eğer bir gün dünyaya ait çok büyük bir derdin olursa, Rabbine dönüp, ‘benim büyük bir derdim var, deme, derdine dönüp, ‘benim çok büyük bir Rabbim var’ de.
Yüzde ısrar etme, doksan da olur
İnsan dediğinde, noksan da olur
Sakın büyüklenme, elde neler var
Bir ben varım deme, yoksan da olur.